OTİZM VE OYUN
-
Oyun, yaşamın her devresinde var olan bir etkinlik olmakla birlikte, özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuğun içinde yaşadığı dünyayı tanıması; mutluluk, kaygı, sevinç gibi duygularını ifade edebilmesi için en uygun anlatım şeklidir. Çocuklar oyun içinde keşfetmeyi, yaşamda gördükleri modelleri taklit etmeyi ve var olan becerilerini geliştirmeyi öğrenmektedir. Howes ve Rubin (1983) Otistik çocukların bilişsel ve algısal alanlardaki yetersizlikleri sonucunda anlama, ilişki kurma, problem çözme ve iletişim alanlarında sınırlı yeteneklere sahip oldukları bilinmektedir. Otistik çocukların göze çarpan diğer özelliklerinden biri de, sosyal gelişimlerindeki yetersizliktir. Kanner 1943´te sosyal yetersizliği, otizmin en önemli belirtisi olarak değerlendirmiştir. Otistik çocukların sosyal özellikleri; fiziksel temastan kaçınmaları, özellikle yaşamlarının ilk yıllarında karşılıklı göz kontağı kurmamaları, kendilerine gülümsendiği zaman gülümsemeyle karşılık vermemeleri, insanlara karşı ilgisiz kalmaları, sosyal kuralları anlamada ve oyun becerisinde yetersiz olmaları şeklinde belirlenmektedir. Birçok otistik çocukta görülen yetersiz oyun becerisi, genellikle sosyal becerilerin ve yaratıcılığın eksikliğinden ortaya çıkmaktadır. Strain ve Looke (1976) ´un belirttiği gibi, otistik çocukların yaşıtlarıyla çok seyrek etkileşime girmeleri de bu çocukların uygun sosyal becerileri ve tek başına ya da yaşıtlarıyla birlikte oyun oynama davranışlarını kazanmalarını sınırlandırmaktadır.
OYUNCAKLARLA OYNAMA
Otistik çocukların oyun oynama biçimleri ve oyuncaklarla oynamaları normal çocuklardan oldukça farklıdır. Genellikle bu çocukların oyuncaklarla uygun oynamadıkları gözlenmektedir. Otistik bir çocuk herhangi bir oyuncağı eline aldığında onu döndürme, yuvarlama, elinde tutma ya da atma gibi amaçsız davranışlar göstermektedir. Bunun yanı sıra eline aldığı oyuncak arabasını normal şekilde sürmek yerine ters çevirerek sürebilir veya yalnızca tekerlerini döndürerek arabayla oynayabilir. Otistik bir çocuğun, oyuncak bir arabayı algılaması ile otistik olmayan bir çocuğun algılaması oldukça farklıdır. Oyun, tüm çocuklarda olduğu gibi otistik çocuklar için de sosyal gelişim yönünden oldukça önemlidir. Otistik çocuğun bütün gün amacına uygun olmayan şekilde oyun oynaması onun sizinle ve yaşıtlarıyla iletişim kurabilmesindeki en önemli araçtan yoksun kalması demektir. Otistik çocuğun yetersiz olan oyun becerisini geliştirebilmek için öncelikle eğitsel amaca yönelik oyuncaklar seçilmelidir. İç içe giren ve yap-boz türü oyuncaklar, bebekler, oyuncak kamyon ve diğer araçlar otistik çocuğun hayal gücünü kullanmasında, yaratıcılık ve taklit becerilerindeki yetersizliklerin karşılanmasında oldukça önemlidir.
Otistik çocukların uygun oyun oynama davranışı kazanabilmesi için öncelikle taklit etme becerilerini geliştirme konusunda onlara yardımcı olmalı ve oyuna dönüştürebilecekleri normal yaşantılar sunulmalıdır. Otistik çocuğu hayali oyun oynamayı öğrenmesine yardımcı olmak amacıyla hayali oyunlar oynayan akranlarıyla bir araya getirerek oyuna katılmasını ve onları model alarak anlamlı oyunlar oynamayı öğrenmesini sağlamalısınız.
Otistik çocuğa, oyun becerilerinin gelişmesi için öncelikle uygun oyuncaklarla oyun oynama fırsatı sağlanmalıdır. Bunun yanında yapılandırılmış oyun ortamı sağlanmalıdır. Hatta ebeveyn veya öğretmen de aktif oyunun içinde yer almalıdır. Başlangıçta çocuğa oyuncak kamyonlarla ve evlerle oynama öğretilebilir. Bu öğretilirken her oyuncaktan ikişer tane alınması gerekmektedir. Yetişkin kişi oyuncağını alır ve otistik çocuğu oyuna teşvik eder; “oyuncağını al” veya “haydi oynayalım” yönergelerini çocuk oyuncağını alana kadar tekrar eder. Daha sonraki aşamada oyuncak bebeği almakla kalmayıp onu kolunuza yatırarak ve çocuğun da aynısını yapması için teşvik ederek bu davranış pekiştirilebilir. Ayrıca oyuncak bebeği dizinizde sallayarak, uyutur, üzerine örtü örter, besleyip otistik çocuğun da aynı hareketleri taklit etmelerini sağlarsanız ve bunu yaparken “bebek uyuyor”, “acıkmış” gibi çocuğun oynadığı oyuna ilişkin sözel ifadelerle dikkatini çekerseniz otistik çocuğun sözel olarak da oyuna katılımını sağlamış olursunuz. Oyuncak kamyonla da aynı aşamalar gerçekleştirilebilir. Kamyon da durur, kalkar, deposuna benzin konulur, üzerine yük yüklenir ve boşaltılır. Hareketleri yaparken bunlar sesli olarak ifade edilir, çocuktan da aynı şekilde sesli olarak ifade etmesi istenir. Oyuncaklardan birer çift almanın avantajı; çocuğun sizin ondan ne istediğiniz konusunda emin olmasını sağlamaktır. Artık sizi taklit ederken kullanabileceği kendine ait bir oyuncağı vardır.
KENDİ BAŞINA OYUN OYNAMA
İlk önce siz onunla beraberken ve oyuna aktif olarak katılımıyla oyun oynamayı öğretin. Önce iki oyuncakla, sonra da yavaş yavaş daha fazla oyuncakla oyun oynamayı öğretmelisiniz veya çocuktan resim çizme ya da bloklardan bir köprü yapma gibi basit bir görevi gerçekleştirmesini isteyebilirsiniz. Çocuk oynamaya başladıktan sonra yavaş yavaş onun oyun alanından uzaklaşın ve en sonunda da çocuğu odada bir dakika yalnız bırakacak şekilde terk edin. Siz odaya geri döndüğünüzde eğer işi tamamlamışsa veya çocuk hala oyun oynamayı sürdürüyorsa onu coşkulu bir şekilde takdir edin ve ödüllendirin. Otizm, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de henüz çok yeni bir çalışma alanıdır. Otistik çocuklara yardımcı olabilmek için erken teşhislerinden, tedavilerine ve eğitimlerine kadar her alanda yapılacak yeni çalışmalara gereksinim vardır. Uzun yıllardır otistik çocukların tedavisinde kullanılan oyun terapisine ışık tutmak amacıyla, bu çocukların oyun oynama ve oyuncak ile ilişkilerini geliştirmelerine yönelik çalışmalar yapılmasının çocuk ve aileyi yönlendirmede hem terapistlere hem de eğitimcilere yol gösterici olacağı düşünülmektedir. (Mehmet KÜÇÜKGÖZ - Özel Eğitim Uzmanı)
Anne-babaların sıkı işbirliğiyle otistik çocukların gelişimlerini hızlandırır. "Anne-babalar otistik çocuklara 3 yaşına kadar oyun kurma becerisi kazandırmalı ve vakit kaybetmeden özel eğitim kurumlarının yolunu tutmalıdır.
"Anne-baba keyifle, içtenlikle oyuna katılmalı. Ödev gibi yapılan oyunlara çocuklar katılmaz. Oyunda çocuğun önünde ve gerisinde olunmamalı. Oyun oynama otizmi hafifletir. Oyun oynayabilen otistik çocuklar zaman içinde yaşıtlarından fark edilemez hale gelir. Aileler, ´Oynuyoruz, oynuyoruz ne oluyor?´ dememeli. İstenenleri yapan otistik çocuklar ödüllendirilmeli. Mükemmel anlayan ancak hiç konuşmayan otistik çocuklar olabilir. Çocuklar işaret ve sese özendirilmeli. Öğretilenler basite indirgenmeli. Otistik çocukların hepsi ana-babalarının kalplerinden geçenleri okur. Söylenenlerle içten geçenler birbirine paralel olmalı. Uğraşları eleştirilmemeli ve köreltilmemeli. Çünkü yaptıkları ileride meslekleri olabilir. Otistik çocuklar, 3 yaşına kadar oyun ve iletişim becerisi kazandırıldıktan sonra hemen özel eğitim kurumları veya yoksa kreşlere gönderilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder